Enerjimizi düşüren şeylere karşı ne yapabiliriz?

En çok duyduğumuz, en çok konuştuğumuz sorulardan biri değil mi: "Etrafımızda bizi sürekli tetikleyen ve enerjimizi düşüren şeyler varken nasıl daha pozitif bakabiliriz?"

Sabah çok keyifli kalkıyoruz, akşam karar almışız "artık daha pozitif olucam, hayata daha olumlu bakıcam". Sonra elimize telefonu alıyoruz, facebook'a bakıyoruz veya iş maillerine, ve "bummmm!", çizgi filmlerdeki toz bulutuna dönen karakterler gibi pozitiflik elimizden kayıp gidiyor.

Veya haydi bu alışkanlığımız yok, o zaman ne güzel biraz daha motivasyonu korumak mümkün;) Bu seferde aynı evi paylaştığımız ailemiz, eşimiz, çocuğumuz veya ev arkadaşımız birşey dedi; belki "yapamadığımız" birşeyi hatırlattı veya tam da "kendimi değiştiricem" dediğimiz noktadan vurdu ve "yine böyle böyle yapıyorsun deği mi?" dedi. "Hoooop", döndük eski keyifsiz versiyonumuza.

Telefondan etkilenmediniz, eşiniz ile herşey süper gitti ve işe vardınız. Karşınızda, 2 gün önce toplantıda canınızı sıkan iş arkadaşınız veya patronunuz. Onu görünce yine o zaman hissettiğiniz duygular tetiklendi, yine başaramamış, özgüveni kırılmış, veya kızgın hissettiniz.

Peki bu durumda ne yapabiliriz?

Dr. Wayne Dyer'ın mesajını hatırlayabiliriz: "Dışarıda olanları kontrol edemem ama içeride neler hissettiğimi kontrol edebilirim." 

Hepimiz öyle ya da böyle biliyoruz daha keyifli olduğumuzda herşeyin daha kolay olduğunu, daha pozitif baktığımızda daha olumlu olaylar yaşadığımızı!

Ama yapamıyoruz:)

Daha doğrusu yapmak için başlarda biraz çaba sarf etmemiz gerekiyor ki, kişisel gelişim dediğimiz şey de işte bu noktada devreye giriyor.

Çünkü motivasyon yani "bizi ileriye doğru adım atmamız için destekleyen, ümitlendiren ve güç veren etki" ya dışarıdan gelir ya da içeriden! Ve hayat sadece dışarıdan motivasyon bekleyerek geçirilecek kadar değersiz değil;)

Bu noktada bir parantez açarak kısaca neden aklımıza hemen olumsuzun geldiğini açıklamak istiyorum, böylelikle gerçekle ilüzyon arasındaki farkı hatırlamamıza yardımcı olması için;)

İnsan fizyolojisi, survival yani yaşamaya devam edebilme mekanizması ile çalışıyor. Amigdala denen, küçük badem şeklindeki parça bizi sürekli olarak tehlike çıkabileceğine dair uyarıyor. Bir ormanda olduğunuzu hayal edin. İki ihtimal var diye görüyor.

1- "Tehlike yok" diye düşünürüm, ve bir kaplan saldırısı olabilir

2- Her an kaplan saldırabilir diye düşünürüm, ve kaplan saldırmaz

İlk ihtimalin sonucu daha ağır olacak düşüncesi ile "2." şıkkı seçerek bizi sürekli potansiyel tehlike ve önlem alma, eksikleri fark etme üzerine yönetmeye çalışan bir sistemimiz var:)

Bu noktada bize düşen ve fark etmemiz gereken ise, eğer Afrika'da bir ormandaysak veya Miami'de timsahlarının cirit attığı bir yerdeysek "Evett mükemmel, iyiki de bizi uyarıyor" demeliyiz fakat Göztepe Parkındaysak tehlike beklememesi gerektiği ona biz göstermeliyiz.

Şimdi paragrafı kapatarak kaldığımız yere geri dönelim.

Peki, bizi sürekli tetikleyen, gördüğümüz anda modumuzun düşmesine neden olan bu "uyaranlara" karşı ne yapabiliriz?

1. Adım: Fark etmek

Öncelikle "neden" sabah gayet keyfiniz yerindeyken modunuzun bir anda düştüğünü fark edin. Ne oldu? Kiminle karşılaştınız? Ne gördünüz? Ne duydunuz? 

2. Adım: Yazmak ve karar vermek

Hemen bunu not alın. Yani şahit olun! Bu sizi olayın bir parçası yapmaktan çıkarıp, benzer döngüye girmekten kurtaracak. Kurban olmak yerine bir seçim yapıyorsunuz, kendi gücünüzü fark edin. Ve seçim yapın, sizi tetikleyen şey sizin gücünüzü alamaz, çok daha fazlasısınız ve değiştiriyorsunuz!

3. Adım: Çapalamak

Size müthiş keyif veren bir resim, bir müzik, bir söz, özellikle görsel bir obje bulun. Ve o tetikleyen şeyi her gördüğünüzde o objeye bakın! Bunu sürekli yapın. 30 günün sonunda yaşadığınız değişime inanamayacaksınız:)

Daha Koray ile tanışmadığım dönemlerdi...

Kişisel Gelişim ile ilgiliyim;) Ev, iş, ilişki, para, ne ise hedeflerim, kendi üzerimde çalışıyordum. 

Yaptığım işi seviyordum, fakat bir proje vardı ki!!! Projeyi duyduğum anda veya onunla ilgili bir mail geldiği anda ben de tam bir enerji değişimi oluyordu.

Ego zihnimin konuşmalarını hatırlıyorum "Birşey değişmiyor", "Yine aynı şeyler", "Nasıl olacak ki", "Ufff", "Pufff"...

Bu sesler zihnimde yankılandığı anda haliyle enerjim düşüyordu ve daha fazla direnç oluşmaya başlıyordu. 

Daha keyifli rahat huzurlu olmak istiyordum ama yeterki bu proje olmasa!! :)

Fakat tabiki hayat böyle işlemiyor;)

Sonra kurbanlıktan çıkmaya karar verdim!

Hatırladım: "Direnç gösterdiğimiz şey güçlenir;)"

İşyeri çekmecemi açtım, ne aradığımı bilmiyordum, sadece o seçimi yapmıştım artık bir proje benim enerjimi yönetmeyecekti:)

Ve önüme bir arkadaşımın Amerika'dan getirdiği kartpostal çıktı.  O zamanlar Amerika'ya tatile gelmek bir hayaldi sadece:) Çok klasik bir New York kartpostalı.

"İşte bu!" dedim, ve onu bilgisayarımın yanına kolayca görebileceğim bir noktaya koydum. Artık kontrol bendeydi:)

Sonrasında, her tetiklendiğimde o resme bakıyordum, ve galiba bu uygulamaya geçtikten 20 gün sonra artık o projenin adı geçtiğinde duymuyordum bile, hatta üzerine çalışmam gerektiğinde de , benim için diğer işlerden bir farkı kalmamıştı;)

Bir süre sonra o kartpostala bakmak artık benim için bir ritüel olmuştu:) Onu ne için oraya koyduğumu bile unutmuştum:) Hayal ediyor, New York seyahatimin nasıl olacağını düşlüyordum:) Yani, tetikleyen neyse artık o bir tetikleyen değildi. Amigdalam artık Göztepe'de parkta gezindiğimi düşünüyordu, beni koruması gereken bir tehlike yoktu;)

Ve işin bonusu; sizi motive etmesine karar verdiğiniz objeyi de özenerek seçin çünkü ben bu egzersizi uygulamaya başladıktan yaklaşık 1 yıl sonra New York'ta hayallerimin ötesinde bir tatil yaşadım:)

Adımları hatırlayalım;

1-Fark etmek

2-Not etmek ve kontrolü ele almaya karar vermek

3-Uyaranla her karşılaştığında, seçtiğin başka bir objeye bakarak onun verdiği hisse girmek

Peki sizin var mı böyle durumlar için bir yönteminiz?

Lütfen yorumlarınızı aşağıdan paylaşın:)

Enerjimizin kontrolünü elimize aldığımız, daha çok gülümsediğimiz ve mucizelerle dolu bir hafta olsun!

Daha az kork, Daha çok SEV ve Daha fazla İZİN VER❤️

Sat Nam,

Sevil