Neden ertelememelisin? (benim hikayem)

Bu hafta seninle benim için özel ve biraz da duygusal bir hikayeyi paylaşmak istiyorum.
2013'ün başlarında bir yoga dersi sırasında içimden bir ses konuştu; "Kundalini Yoga Eğitmeni olmak istiyorum!" Düşüncesi beni heyecanlandırıp, kalbimi pat pat çarptırmıştı. Eve geldim, o gece boyunca Gurmukh'tan nasıl bu eğitimi alabileceğimi araştırmaya başladım. Madonna'nın eğitmeni, Red Hot Chilli Peppers'ın hakkında şarkı yazdığı, youtube videolarında konuşmalarında kendimden geçtiğim bu kadından alacaktım bu eğitimi ama bir sorun vardı; nasıl olacaktı ki! :) Tabi, ufak bir detay, ben bunu hayal ettiğim sıralarda İstanbul Ataşehir'de yaşıyorum, Amerika'yı hiç görmemişim...

Araştırmaya başladım, Santa Monica, New York ve Hindistan'da eğitim vardı. "Tamam karar verdim ben bu eğitimi New York'ta almalıyım" dedim. Ücretlerine bakıyorum. Üzerine ulaşım, konaklama topluyorum çıkarıyorum, o zamanki Sevil'in yapabilmesi imkansız gibi görünüyor. "Bu Evren'in işi" diyerek bırakıyorum. O bana fırsatları getirecek, ben yapacağım.

2015 Haziran sonunda Amerika'ya taşındım; Miami'ye. "Ama eğitim New York'ta" :) Yine bakıyorum, hesaplıyorum, her eğitim haftasonu gidip gelebilirim ama yine birazcıkkk masraflı;) Miami'deki stüdyoları da araştırdım, bir yerde Şubat 2016'da başlıyor eğitmenlik eğitimi. "Ama Gurmukh ile değil :((" Zihnim konuşuyor "Bak, geri kalacaksın, geç kalıyorsun, sen New York ve Gurmukh diyorsun ama ya gitmezseniz oraya ne olacak, bak geç kalıyorsun"; iç sesim "Sen bunu Gurmukh'tan alacaksın, bekle, bana güven"... Bu arada ben oldukça "sabırsız" biriyimdir:) Bu iki ses arasında çekişme yaşarken, Evren'e "bana bir işaret gönder" dedim; 2 saat sonrasında Golden Bridge -New York'taki Gurmuk'un stüdyosunun- bir paylaşımını gördüm ve izlerken bile biliyordum ruhumun ne istediğini. "Teşekkür ederim" dedim ve korkumu değil içimdeki sevgiyi takip edip inanmaya devam ettim. Bu kararı vermemden 1 ay sonra New York'a taşınma kararımız netleşti, yani ben Miami'de eğitime başlasam, minimum 1,000$ zarar etmiş olacaktım.

New York'a geldik, daha ev bile tutmamıştık, ben stüdyoya gidip derse katılmış , şükrediyordum:) Dilimde "Kundalini Yoga Eğitmenlik Eğitimine katılacağım" var, araştırıyorum, ödeme şartlarına bakıyorum ama binlerce dolar. Haftalar ilerliyor, eğitim Ekim ayının son haftası başlayacak, Ağustos ayında ben her haftasonu "kayıt olacağım" diyorum ama hep bir bahane bulup sonraki haftaya bırakıyorum. Birkaç hafta bunu yaptığımı fark ettikten sonra sordum kendime "Sevil, bu senin hayalindi, niye erteliyorsun?" Yazmaya başladım;

-Bak yeni taşındınız bir sürü masraf, eğitimi acaba daha sonra mı alsan?
-Sabah 5 akşam 7 bu tempoya dayanabilecek kadar fiziksel güçlü müsün?

-Seneye de bu parayı vereceksem, neden bir sene bu eğitimi almış Sevil olmak varken, kendimi erteleyeyim.
-Zaten bu eğitim beni güçlendirecek.

Her bir maddeyi çürütmüştüm ama yine de o vıdılayan, değişimi sevmeyen, korkan ses durmadan konuşuyordu. "Tamam, Evren'e soracağım" dedim ve söyledim "Bana bir işaret ver". Bunu sorduğum günün akşamında burada bir davette kalabalık bir grubun içindeydim. Daha sonradan çok yakın arkadaş olduğum bir Amerikalı bana gelip "Sen de Kundalini Eğitmeni olacakmışsın, ben de Tanrı'dan bana işaret göndermesini istemiştim, senin gideceğini söylediler, çok sevindim, bugün kayıt oluyorum!" dedi:))) Benim gözler dolu dolu, "Sen de benim işaretim oldun" dedim:)

Bu hikayeyi detaylı sizlerle bu hafta paylaşıyorum çünkü Golden Bridge New York 31 Mart'ta kapanıyor... Eğer ben kayıt olmasaydım, bu eğitimi almasaydım şu anda nasıl hissederdim bilmiyorum... Ha, kabul ediyorum, şu anda içim buruk, çünkü bana aylarca ev olmuş bir yer kapanıyor. Ama bu değişimi rahatlıkla atlatmamı sağlayan yüzlerce muhteşem anım, eğitmenlik eğitiminden arkadaşlarım, yoga öğrencilerim ve Gurmukh başta olmak üzere öğretmenlerim var.

Ertelemenin kimseye faydası yok; Ego'dan başka! O yüzden bu hafta senden bunu düşünmeni ve birşey için harekete geçmeni istiyorum. Sen biliyorsun o şeyi, bu yazıyı okumaya başladığın andan itibaren aklında... 

1- Ben de korkuyordum o eğitime kayıt olduğum anda, ama korkumdansa arzum ve sevgim, isteğim ağır bastı. Korkunu değil, o kararın hayatını nasıl değiştireceğini düşün! Hiç korkmamayı beklersen, daha çoook beklersin. Cesaret korkmamak değil, korkuna rağmen adım atmaktır!

2- Evren'den işaret iste. Ve o işareti görmek için açık ol.

3- İçinden ilk gelen karar, sana iyi hissettiren "iç ses", arka tarafta hikayeler yaratan ise "ego". Ego seni olduğun yerde tutar, İçsel rehberliğin ise seninle mutluluğun ve hayallerin arasındaki aracı. Neden hayallerini erteleyeceksin ki, "Sen buna değersin!"!

Haydi o kararı ver! Sınırlarının dışına çık! Klasik laf vardır ya, "Ama ego bizi güvenli alanda tutuyor", ben de soruyorum; "Peki orada mutlu musun? İyi hissediyor musun? Hayallerini yaşıyor musun?"
Bugün erteleme, o adımı at ve lütfen benimle de düşüncelerini aşağıdan paylaş.

xoxo

Sevgilerimle,
Sat Nam,
Sevil

Sen değişirsen dünyan değişir

 

Bu yazının daha çok kişiye ulaşmasını sen de ister misin?
Aşağıdaki sosyal medya butonlarını kullanabilirsin.

Hocam, gidiş yolundan puan yok mu? 😇

Öğrencilik hayatım boyunca çok farklı öğretmenlerim oldu.
Bugün seninle bunların içerisindeki 2 grup hakkında konuşmak istiyorum:
-Sınavlarda sadece sonuca bakıp puan verenler.
-Sonuç doğru olmasa bile gidiş yoluna puan verenler.


İlk grubun sınavında, sorulara alabileceğin not bellidir: Ya tam not, ya da sıfır! Soruyu çözersin, yazarsın çizersin hatta kağıt yetmez ek kağıt alırsın, bu arada, arada bir yerlerde basit bir çarpma işleminde hata yaparsın, sonuca ulaştığını düşünürsün fakat o işlem hatası yüzünden 0 alırsın:((( Onun sınavlarında artık hep aşırı derecede gergin ve streslisin. Ufacık bir hatanın dönüşü yok gibi hissedersin. Odağın 5 almaktan çok 5 alamamakta, ne hatalar yapıp da yine notunun kırılacağındadır. Ama işte klasik kendi kendini gerçekleştiren lanet iş başındadır, stresli olduğun için daha çok işlem hatası yaparsın.

İkinci grubun sınavlarında bir kere, diğerine oranla daha rahatsın; elinden gelenin en iyisini yapmaya, bildiklerini kağıda dökmeye odaklısın. Bir yerde takılsan da, kendini dövmezsin, oraya kadar ki emeğinin bir karşılığı olduğu bilirsin, sonraki soruya daha bir gönül rahatlığıyla geçersin. Öyle geçtiğin için yaratıcı gücünü çok daha etkin kullanırsın. Kendine güvenin daha yüksektir. Çünkü o hoca bilir; sen çabalıyorsun, ufak bir işlem hatası senin o konudaki bilgini, geldiğin aşamaları ölçmez. Tam net sonuca ulaşmamış olabilirsin bu sınavda ama bilgilisin, bir sonrakinde doğru cevabı tutturacaksın!

Peki sen hayat sınavında kendine karşı nasıl bir öğretmensin? 
İsteklerin olmadığında hemen kendine "0" mı veriyorsun, yoksa geldiğin yola, atladığın aşamalara yani gidiş yoluna not veriyor musun?

İlişki yaratımı üzerine çalıştığım dönemleri hatırlıyorum. "İlişki" diye başlamıştım fakat yolculuk beni; kendimle ilişkim, ailemle ilişkim, arkadaşlarımla ilişkim, iş hayatım, evim gibi bir sürü alanda hayatımı dönüştürmeye götürmüştü. Günler, haftalar geçtikçe kendimi daha çok seviyor, hayattan daha çok keyif alıyor, daha cesur yaşıyor, daha çok içten gülüyordum. Henüz sevgilim yoktu (!). Zaman geçiyor, fakat net sonucu henüz göremiyordum. Birileri soruyordu; "Sevil, yarıyor mu yani bu kişisel gelişim, çekim yasası, meditasyon filan?" (120 gün boyunca 11 dakika meditasyon yaptığımı gururla paylaştıktan sonra), bugün dün gibi hatırlıyorum verdiğim cevabı "Valla henüz o adam yok hayatımda ama yaradığını hissediyorum, ben değişiyorum, bir sürü şey değişiyor, o da yolda:)"

-Birşeyler değişiyor mu?
-Doğru yolda mıyım?

Sorularını sorman kadar doğal birşey yok. Yeterki soruya cevabı "sıfırcı" hoca gibi verme! Sırf bu yüzden aslında doğru yolda ilerlerken ilerlemeyi bırakanları, yolda ilerlemek yerine bütün ara sokaklara girip çıkanları, kendine kızanları çok gördüm. Sabırsızlanıyor, kendinden şüphe ediyor, endişeleniyor, korkuyor çünkü hep "sıfırcı" hoca baskısı üzerinde.

Doğru yolda olup olmadığını geldiğin yer ile karşılaştırarak anla! Kendine karşı "sıfırcı hoca" olma!

Hep gidiş yoluma puan verdim, dün de, bugün de. Hep danışanlarıma gidiş yollarındaki gelişimleri sorgulatıyorum. Çünkü bu ihtiyaç olan benzini ve devam etme gücünü veriyor. Bu sayede birçok danışanımın tam isteklerine ulaşmak üzereyken, vazgeçmelerini önledim.

Ego, sıfırcı hoca:) Çok seviyor senin hevesini kırmayı, seni sınırlı düşündürtmeyi, senin kendini sevmemen için sana bahaneler bulmayı. 

Peki sen kendine karşı nasıl olmayı seçiyorsun?
Bu sınavda hoca da sensin, öğrenci de.
Öğrencini motive edip aldığı yolu onurlandıracak mısın? :)

Düşüncelerini lütfen benimle aşağıdan paylaş.

xoxo

Sevgilerimle,
Sat Nam,
Sevil

Sen değişirsen dünyan değişir

Bu yazının daha çok kişiye ulaşmasını sen de ister misin?
Aşağıdaki sosyal medya butonlarını kullanabilirsin.

Karşındakini nasıl değiştirirsin? :)

Evetttt herkesin sorununu çözecek formül bu haftanın bülteninde:)
Karşımızdakini değiştirmek!
Canın sıkıldığında, moralin bozulduğunda, kendini kötü hissettiğinde ne kadar kolay oluyor di mi suçu ve çözümü başkasında aramak?

Eşin, sevgilin, hoşlandığın çocuk, iş arkadaşın... birşeyleri farklı yaparsa sen artık "mutsuz, keyifsiz, huzursuz, değersiz, rahatsız, sevilmeyen..." hissetmeyeceksin!
-Mi acaba? :)))

Seni çok iyi anlıyorum çünkü ne zaman canım sıkıldı, ilk sardırdığım kişi Koray oluyor:) Çünkü çok klasik bir tepki ile, "Ben kötü hissediyorum, halbuki Koray şunu şunu yapsa farklı olurdu" ya gidiyorum. Ama çok şükür ki, ilişkiler konusunda kendi üzerimde çalıştığım zamanlardaki öğrendiğim bu bakış açısı, hemen yardımıma ulaşıyor:)
Sonuç?
Videoda anlattığım adımları uyguladığımda;
-Ya benim konuya bakışım değişiyor,
-Ya benim enerjim değiştiği için Koray değişiyor,
-Ya da ortada öyle bir konu kalmıyor:)

Çünkü asla ve asla unutmamız gereken bir kural var: Sen değişirsen, Dünyan değişir! :)

Videoyu izle ve lütfen düşüncelerini videonun altından paylaş.
xoxo
Sevgilerimle,
Sat Nam,
Sevil

Sen değişirsen dünyan değişir

 

Bu videonun daha çok kişiye ulaşmasını sen de ister misin?
Aşağıdaki sosyal medya butonlarını kullanabilirsin.

Bu hafta "eleştirmemeye" var mısın? :)

Hepimiz iyi hissetmeyi, daha pozitif daha yüksek enerjide olmayı istiyoruz, öyle değil mi? Bunu seçiyorsan eğer, ilk atacağın adımlardan biri enerjini düşüren şeyleri fark etmek.

İşte bu yüzden, bu haftayı "Eleştiri Yok" Haftası ilan ediyorum! :)
Farkında mısın sürekli ne kadar çok herşeyi herkesi eleştirdiğini? Biliyorum, çünkü bu "bir alışkanlık!" 
Eleştiriyoruz; iş arkadaşımızı, yöneticimizi, eşimizi, ailemizi hatta kendimizi! İşin kötü yanı bunun bize nasıl zararı olduğunun farkında değiliz. Hemen karşımızdakini/kendimizi eleştirmeye başlıyoruz, sonra içten içe kendimizi iyi hissetmiyoruz ama bu duyguyu sevmediğimiz için neden eleştirdiğimizi kendimize açıklamaya başlıyoruz ve git gide daha da enerjimizin düşmesine neden oluyoruz. Yani karşımızdakinin hareketi ilk etapta enerjimizin düşmesini tetikliyor fakat biz bu döngüyü devam ettirerek Evrenin sevgi enerjisinden, iyi hissetmekten ve mucizelerden kendimizi koparıyoruz.

Eleştiri Yok Haftası beni çok heyecanlandıran haftalardan biri, bu hafta kendimi eleştiri yapacağımı hissettiğim anda durdurmaya ve tekrar sevgiyi seçmeye karar verdim. Sen de bana katılmak ister misin?
Videoyu izle ve katılıyorsan lütfen "Ben de varım!" diye videonun altından paylaş.
Grup enerjisi ve birbirimize söz vermek, bu alışkanlığı kırmak için bize destek olacak:)

xoxo
Sevgilerimle,
Sat Nam,
Sevil

Sen değişirsen dünyan değişir

 

Bu videonun daha çok kişiye ulaşmasını sen de ister misin?
Aşağıdaki sosyal medya butonlarını kullanabilirsin.

Para ile ilgili bu sözde efsaneyi yıkma zamanımız geldi :) 💰

Para konusunda çalışmayı seviyorum çünkü paraya bağladığımız o kadar çoook anlam var ki, onları fark etmek, yıkmak ve ardından enerji akışına, yani paraya izin vermek beni inanılmaz büyülüyor:)

Hatta sana bir sır vereyim mi, eskiden yukarıda yazdığımı yazamazdım:) "Aman Tanrım, ya şimdi benim için paracı, para göz filan derlerse" diye içim içimi yer sonra da muhtemelen bir bahane uydurarak başka bir konuda yazardım sana. :)) Şimdi ise tam tersi, "Bolluk ve bereket senin doğuştan gelen hakkın, bunu yaşamıyorsan blokajların yüzünden, bunu dönüştürmek senin elinde" diye söylüyorum ve bunu öğretiyorum. Çünkü, eğer bu bolluk ve bereketi yaşamıyorsan, asıl o zaman zaten senin hakkın olan şeyi almamış oluyorsun.

Özellikle son 2 senede hem kendi üzerimde, hem danışanlarımın finansal özgürlük yolculuklarında bu konuda çalışıp, bir sürü blokajı yıktım. Paranın bir enerji olduğunu ve çekim yasasının para üzerinde nasıl çalıştığını tekrar ve tekrar ispatladım.

"Peki, madem para = enerji; neden herkes zengin olamıyor?"

Sana şunu söyleyebilirim, maalesef söz konusu para ise, hiçbir zaman konu sadece para değil:)))

Herkesinnnnn ama herkesinnn para ile ilgili düşünceleri ve önyargıları var. Ve sağ olsunlar bunu kendilerine saklamayıp ortaya saçıyorlar, biz de küçüklüğümüzden beri hepsini bir güzel alıyoruzzz ve onlar bugün de 7/24 bizimle beraber yaşamaya devam ediyor. Bunlar eğer ki güzel cümlelerse mesela "Bolluk, bereket doğuştan gelen hakkın" gibi, off muhteşem! :) Ama kabul et, çoğunlukla böyle değil.

İşte bu haftanın bülteninde para konusunda kendi üzerinde çalışıyorsan %100 duyduğun, düşündüğün, en az bir kez karşılaştığın bir efsane cümleyi yıkmak için karşındayım. 
Videoyu izle ve düşüncelerini lütfen aşağıdan benimle paylaş. 
-Ne fark ettin?
-Şu anda nasıl hissediyorsun?

xoxo
Sevgilerimle,
Sat Nam,
Sevil

Sen değişirsen dünyan değişir