Spiritüel Bahar Temizliği: 7 Adımda Çakra Dengeleme 🌞

7-Chakras-For-Beginners.jpg

Havalar ısınmaya başladı, 21 Mart’a günler var…
Doğa cıvıl cıvıl renkleriyle baharı karşılamaya hazırlanıyor ve yenilenme enerjisi her yerde! O zaman, biz de bu hafta spiritüel temizlik yapalım mı?

Çakralarımızı yani enerji merkezlerimizi arındırıp, şarj edip, dengeleyerek ruhumuzu, bedenimizi ve zihnimizi yenilemeye hazır mıyız?
Bedenimizde bulunan 7 çakrayı tek tek konuşalım; her biri ne için önemli ve onu dengelemek için hemen şu anda ne yapmaya başlayabiliriz.

Hazırsak, başlayalım:

1. Çakra: Kök Çakra - Rengi Kırmızı
Bir ağaç olduğunu düşünürsen, köklerin seni Dünya’ya bağlayan noktandır. Beslendiğin, bıraktığın, bağlandığın. Başlangıç noktan.
Kök çakramız kendimizi güvende hissetme noktamız. Bulunduğumuz yere kendimizi ait hissetmek ve güvende olmak kök çakranın en önemli işlevleri arasında.

Yaratımlarımızı şu anda burada yaşayabilmemiz, yani bu Dünya’ya indirebilmemiz de yine kök çakramızın dengede olmasının eseri.
*Kök çakrayı güçlendirmek için kendini toprakla; yani yalın ayak yürü ve yeri hisset. Açık havada parkta, kumsalda ya da dışarı çıkamıyorsan evde yalın ayak yürü.
*Çakraları güçlendirmenin en kolay yollarından biri o çakranın renklerini hayatında çoğaltmak. Kök çakrasını güçlendirmek için bir danışanım kırmızı ipten bileklik takıyordu. Çok kısa zamanda enerjisinde değişim gerçekleşti.
*Kırmızı besinlerle de bu çakrayı destekleyebilirsin; nar, çilek, franbuvaz, kırmızı elma…

2. Çakra: Sakral Çakra - Rengi Turuncu
İkinci çakramıza kısaca zevk merkezimiz diyebiliriz. "Hissetmek" ile ilişkilendirebilirsin. Eğlenmek, cinsellik, yaratıcılık, hayattan keyif almak ve akmak bu merkezimin belli başlı görevleri arasında.
*Bu çakranın elementi su'dur. Su gibi akmak ister. Uzun duş (minimum 20 dakika) ya da küvet keyfi bu çakra üzerinde çalışacaktır.
*Yine su içmek, ah bir tek bunu yaparak bile hayatında o kadar şey değişecek ki(!), sakral çakranın dengelenmesi için çok etkili.
*Turuncu renk içeren kıyafetlerin ne durumda? Yok mu? Sonraki alışverişte neye ağırlık verilecek belli oldu;)

3. Çakra: Solar Plexus - Rengi Sarı
Hiç bir çakra diğerinden daha önemli değil. Enerjinin rahatlıkla akabilmesi için hepsinin açık ve dengede olması çok önemli. Fakat eğer ilk başlangıç noktası olarak bir tane seçecek olsaydım, buradan başla derdim. Çünkü 3. çakran dengede ve güçlüyse buradaki enerji ve ateş ile diğer blokajları çok daha hızlı ve kolay alt edeceksin.
Kendine güven, kendine değer ve isteklerini hayata geçirebilme gücü bu çakradan beslenir. Burası sağlığın ve enerjik hissetmenin merkezi. Renginden hatırlayabilirsin; sarı. Güneş gibi!

*Fiziksel aktivite, özellikle karın bölgesini çalıştırdığın egzersizler bu çakra üzerinde çalışacaktır. Benim daha önce paylaştığım Ego Eradicator ı günlük egzersizlerine ekleyebilirsin (henüz eklemediysen:) ).
*Her sabah güne limonlu su içerek başlayarak kendine çok güzel bir hediye verebilirsin.
*Bu çakra “özgürlük” enerjisinin de merkezidir. “…. yapmak zorundayım”, “….. yapmam lazım” gibi cümleler burayı bloke ederken; “Seçiyorum” demek seni güçlendirir. Daha çok seç, daha çok adım at, daha çok aksiyon al. Zorlansan da yap. Çünkü yaptıkça burayı açacaksın, burası açıldıkça daha da hayatı akışta, rahat ve kazanan enerjisiyle deneyimleyeceksin.

4. Çakra: Kalp Çakrası - Rengi Yeşil
Sevgi vermek ve sevgi almak, bu çakranın özeti. Eğer bu çakra dengedeyse, rahatlıkla ve sağlıklı bir şekilde, sevgi alırsın, sevgi verirsin. İlişkiler, kendini sevmek, hayatı sevmek, hayatı minnettarlık içinde yaşamak = Kalp Çakrası!

*Karşılıksız sevmek ve sevme enerjisine tekrar güvenmek bu çakrayı açmaya yardım eder. Bir kediyi sevmek gibi:)
*Bu çakranın elementi hava. Yani nefes egzersizleri de bu çakra üzerinde çok etkili çalışır. Sevgi de hava gibi. Her an etrafımızda.
*Bu çakra için de önereceğim bir meditasyon var tabii: Sat Kar Tar Meditasyonu

5. Çakra: Boğaz Çakrası - Rengi Açık Mavi
Küçük bir alana çok iş düşen çakramıza geldik. Kendimizi olduğu gibi yansıtabilmemiz, bize özgü yaratıcı yönümüzü kendimize güvenerek gösterebilmemiz, kendimizi rahatlıkla ifade edebilmemiz bu çakra ile ilişkili. Fiziksel Dünyadan keyif almamız, olmak için geldiğimiz kişi olmamız, kendimizi ifade edebilmemize bağlı;) Bu çakraya çok büyük işler düşüyor, peki onu nasıl destekleyebiliriz?

*Gerçekleri söylemek ve serbest yazım egzersizleri bu çakrayı dengeye getirmene yardımcı olabilecek adımlar arasında.
*Şarkı söylemek de yine burası üzerinde çalışacaktır.

6. Çakra: 3. Göz (6. His / Sezgi) - Rengi Çivit-
Hayal kurmaya, vizyonlamaya ve onları yaratmaya hazır mıyız?
Yüksek benliğinin bilgeliği ve net vizyon burada yatar. Fiziksel dünya ile görünmeyeni görebilmek, sezebilmek için bu çakranın açık ve dengede olması gerek.

*Her gün düzenli meditasyon yaparak buranın açılmasını sağlayabilirsin.
*Doğal taşlar içerisinde Ametist bu çakrayı desteklemene yardımcı olacaktır.

7. Çakra: Tepe Çakra -Rengi Beyaz / Eflatun-
Bu çakrayı Evren'le ilişkimizin kapısı olarak düşünebilirsin. Dua etmek, ettiğin duanın duyulduğunu bilmek, Evren'e güvenmek, ona sormak ve onun rehberliğini takip etmek bu çakra ile ilişkili.
*Bu çakranın dengede olmasını istiyorsan; dua et, günlük düzenli meditasyon yap ve Evren'i duymaya açık ol. Diğer 6 çakranı dengeye getir.



Hayatı en yüksek düzeyde yaşayabilmemiz için, çakralarımızın açık ve dengede olmasına ihtiyacımız var. Hayatında hangi noktalarda tıkanıklık yaşadığını, zorlandığını hissediyorsan, onunla ilişkili çakra üzerinden adımlar atmaya başlayabilirsin.

Sen spiritüel bahar temizliğine hangi odadan pardon çakradan başlıyorsun? :) Düşüncelerini lütfen benimle aşağıdan paylaş.

Bu enerjiyi paylaşmak istediğin arkadaşlarınla bu bülteni paylaşmak için aşağıdaki butonları kullanabilirsin.

Sevgilerimle,
xoxo
Sevil

Gerçekleşmeyen😢 isteklerin 2 nedeni var

Koray ile ilişkimizin başlarıydı. Bir gün ben yine heyecanla Abraham- Hicks dinlerken o da yanımda. Bir yandan dinliyor bir yandan farkındalıklarımı not alıyordum. Abraham bir soruya cevap verirken, aynı onun vurgulamasıyla cümleyi tekrarladığımda Koray şok oldu:))) -“Çok şaşırma, evet yüzden fazla kez dinlemişimdir:))) ” dedim.
Formatı bilmiyorsan, Abraham workshoplarında çok kısa giriş yapar, sonrasında da seyircilerden gelen soruları detaylıca açıklar.
Yine öyle anlardan birinde, çabalamaktan yorulmuş bunalmış bir seyirci sorar: “İsteğim neden hala hayatımda değil?”

Abraham’ın verdiği cevap çok net ve anlaşılır.
Şimdi sana o cevabı örnekler eşliğinde anlatacağım ve senden de bir isteğim var: Okurken, istediğin ama henüz hayatında olmayan o isteğini düşün, ve bak bakalım bu konuştuklarımız ile senin durumun arasında nasıl bir bağlantı var.

Abraham: “İsteğin hayatında değilse; ya isteğinin enerjisi ile hizalı değilsin, ya da istediğini sandığın şey ile gerçekten istediğin aynı değil”

Şimdi gel bu 2sini konuşalım:
1- İsteğinin enerjisi ile hizalı değilsin
Bu maddenin önemini ya da türevlerini daha önce duyduğundan eminim. Fakat, maalesef bilmek yaratmıyor; enerjimiz yaratıyor. 
Peki bilmemize rağmen bu madddeyi uygulamak neden bu kadar zor?

A) Çünkü sen 2 gün bir workshopa katıldığında orada odağın isteğindeyken, workshoptan çıkar çıkmaz ve sonrasında “aynı ya da benzer enerjiye” odaklanmadığın sürece, odağın kayıyor ve dominant enerjin değişemiyor.
Dominant enerjinden kastım; hayatına bir şeyleri çekme gücüne ulaşmış "baskın enerjin".
Şöyle düşün; her düşündüğümüzü pat pat yaratsaydık, istemediğin korktuğun endişe ettiğin her şey de hayatında olurdu; öyle değil mi?
Yani Evren bizi korumak için dakikasında her düşündüğümüzü karşımıza getirmiyor. O konuda ne kadar ciddiyiz, hala ısrarcı mıyız -yani ne kadar odaklıyız, ne kadar enerjimiz o noktada- bizim seçimimizle işliyor.
Çözüm: Seçtiğini/Hedefinin enerjisini “bilinçaltına” indirene kadar bilinçli seçimlerle kendini sürekli olarak aynı odakta tutmalısın.

B) İsteğini düşündüğünü, isteğini konuştuğunu sanıyorsun; ama yaydığın enerji onun “varlık” durumunda değil, “yokluk” durumunda.
Yani ilişki istiyorsun diyelim; sen “Yine hafta sonu geldi ve sevgilim yok:(“ diye üzüldüğünde, yaydığın enerji “ilişkim yok” bu enerjinin çektiği enerji “ilişki yokluk durumu”.

Çözüm: Şimdiki hayatını çok ciddiye almayı bırak ve geleceğinde olmasını istediğin enerjiyi aktive etmeye devam et. Şu andaki enerjin ile yaratıyorsun.

2- İstediğini sandığın şey ile gerçekten istediğin aynı değil
“Yabancı bir şirkette çalışmak istiyorum” diyorsun ve başvurduğun, o çok istediğin şirket sana olumlu geri dönüş yapmadı.
“Ama isteğim olmadı, yaratamadım” diye düşünüyorsan; önce enerjinin nerede olduğuna bak:
Sen çok mutlu hissediyordun, enerjiktin, kendini başarılı hissediyordun (1.maddeyi yaşıyordun; isteğinin enerjisi ile yaydığın enerji hizalıydı), yine de o şirketle olmadıysa; aslında gerçekte kalbinde istediğin o şirket değil.
O şirket sana o kalbinde istediğin başarılı hissetme, mutlu olmayı verecek yer değil. Evrenin senin önüne o şekilde hissedeceğin şirketi getirdiğini / getireceğini bil ve gözlerini dört aç. Detaylarda kaybolma.

Şöyle söylemeyi çok severim: “Bazen çok biliyoruz!:)” 
O şirketin bizim için en iyisi olduğunu, o kişinin ideal sevgili olduğunu, o evin bize çok iyi geleceğini düşünüyoruz.
Sonra da pişman oluyoruz:) Daha önce ben yaşadım, sen de yaşamışsındır.

Ama “gerçekten istediğini mi yaşıyorsun” emin olmak istiyorsan; özellikle de takıldığın bir istek var ise, şu duayı kullan “Ben bunun benim için güzeli olduğunu düşünüyorum. Ama sen benden iyisini biliyorsun. Ben günün sonunda ………… hissetmek istiyorum, eğer bunu bana bu/burası verecekse o olsun, yoksa daha iyisi için sana bırakıyorum”.
Okuyunca bile daha iyi hissettin öyle değil mi?

Sen her an her saniye Evren ile birlikte yaratmaya devam ediyorsun. Bilinçli yaratımla, kalbinde yatan istekleri hayatında görmek için; kendi gücünün farkında ol, isteğinle ilgili net ol ve şimdi şu anda o enerjiyi yaymaya başla!

Burada olduğun ve okuduğun için teşekkür ederim. Haftaya tekrar buluşmak üzere! 
xoxo

Sevgilerimle,
Sat Nam,
Sevil


Bu yazıyı, aşağıdaki paylaşım butonlarını kullanarak, mucizelerle yaşamak isteyen arkadaşlarınla da paylaşmayı unutma.

Buddha'nın Öğretileri 📝

Bir sürü kitap okuyup, bir sürü bilgi - teknik öğrenip ama yine de bir an "Ne yapacağımı bilmiyorum?" dediğin an oldu mu hiç?
Benim oldu! Gelecekte de olacak biliyorum:)
Çok güvendiğimiz (!) zihnimiz bizim için her bilgiyi karıştırdığında, çıkış yolunu görmek zorlaşacak. Ama panik yok:) Öyle anlar için de planım var!
"Keep it simple" yani "Basit tut"
Cevap orada ve basit. Nasıl mı?
Buddha'nın bu 8 öğretisini yaz, çıktısını al... 
Ne zaman bir sorun olursa, cevap bu 8 maddenin içinde seni bekliyor olacak.

Buddha'nın 8 Öğretisi:
1-Doğru Bakış Anlayış: 
Gerçeği, doğruyu olduğu gibi gör, bil veya
kavra

Şu anda bu bülteni yazarken hava oldukça sisli. Karşımdaki dağı neredeyse göremiyorum. Ama hava açık olduğunda, tüm ihtişamıyla San Jacinto dağı karşımda. Buddha'nın ilk tavsiyesi de bize geçmişten -öğrenmişliklerimizden- gelen sisin ardından hayata bakmamamızı söylüyor. 

2- Doğru Düşünce: Arzuya, hırslarına diren, iyi niyetli ol; öfke ve
nefrete diren, zarar verme, merhametli ol

Madde çok açık, benim detaylandırmama gerek yok:)

3- Doğru Konuş: Yalan ve yanlış konuşma, kötü söz söyleme,
incitici söz söylememe, boş ve gereksiz konuşma

Boş ve gereksiz konuşma! Ahh ne güzel tavsiye:) Bu madde de gayet açık;)

4- Doğru Davran: Can alma, canlılara zarar verme, çalma, hile
yapma, merhametli ol, dürüst ol.

2020 -Kalp yılı- kalp çakrasının, sevgi enerjisinin yılı demiştik. Kalp çakrası, "Ben" olmaktan "Biz" olmaya yani bütünle bir olmaya doğru giden kapı. Bunu öğrenene kadar Evren bizim önümüze fırsatları getirmeye devam edecek. 4. Madde bize "BİZ" olma enerjisini tekrar tekrar hatırlatıyor.

5-Doğru Yaşa: Düzgün yaşa, düzgün işler yap
"Ben ne enerji koyarsam, Evren de onu katlayarak bana getiriyor."
Kendine bu mantrayı tekrar tekrar hatırlatmaya devam.

6-Doğru Çaba: Doğru olmayan düşünceleri engellemek için çalış, doğru olmayan durumları terk etmek için çalış, doğru düşüncelerin ve durumların ortaya çıkmasını sağla ve onları korumak için çalışmaya devam et.
Enerjini doğru yere harcadığından emin ol. Şikayet etmek yerine, 6. maddeyi hayata geçirirsen hayatının nasıl olacağını düşün. Marianne Williamson'ın hep söylediği gibi "Kötülük kazanmıyor, sadece daha organize çalışıyor." Biz iyilerin de daha çok çaba harcama vakti geldi;)

7- Doğru Farkındalık: Bedeninin farkında ol, duyularının farkında ol, hislerinin farkında ol, zihninin farkında ol, yapabileceklerini anla.
Çok net! Ama iyice bilinçaltına inmesi için lütfen 5 defa tekrarla bu maddeyi.

8-Doğru Konsantrasyon: Boş şeyleri bırak, doğru şeylere odaklan, zihnini odakla, meditasyon yap
Enerjimi verimli kullanmanın önemini düşündüğümde hep şu örnek aklıma gelir: Her sabah 100 birim enerji ile uyanıyorum. Bunun 80 birimini gereksiz, değiştiremeyeceğim ve canımı sıkan şeylere harcadığımda; etki yapabileceğim ve hayatımı dönüştürebilecek şeylere sadece 20 birim enerjim kalıyor. Peki Buddha'yı dinlesek nasıl olur? Her gün kendine bunu hatırlat ve hayatının çok daha hızlı, istediğin yöndeki dönüşümüne tanık ol.

8'i de birbirinden güzel, 8'ine de ihtiyaç var! Ama favori seçmek istesek, senin favorin hangisi ya da hangileri olurdu? Aşağıdan paylaş benimle;)
Burada olduğun ve okuduğun için teşekkür ederim.
xoxo

Sevgilerimle,
Sat Nam,
Sevil


Bu blogu, kişisel gelişim ile ilgilenen arkadaşlarınla da paylaşmayı unutma!

Haftaya tekrar buluşmak üzere! 

Oprah’ın hayatını değiştiren soru 🔓

Oprah gibi ilham veren kişilerin hikayelerini okumayı hep sevmişimdir. Çünkü “O yaptıysa, ben de yapabilirim” etkisi, okuyacağımız bir sürü kitaptan daha etkili olma gücüne sahip.

Bu hafta seninle Oprah’ın 2017’deki bir röportajında paylaştığı ve hayatını dönüştüren soruyu -her gün kendisine sorduğu- konuşacağız. Kim bilir belki sen de soruyu kendine sormaya başlarsın ve belki de 2 Kasım 2020 bir dönüm noktası olur?!

Kariyerinin yaklaşık 10 yılını geride bıraktığı dönemde, o zamana kadar yok saydığı bu soru, hayatını ve kariyerini tamamen değiştirdi:
O zamana kadar, yayınlanan showların kayıtları sırasında; iki bölüm arasındaki zamanda yaklaşık 700 imza veriyor Oprah. 700. Ve bunu hiç sorgulamıyor.
Bir gün doktor randevusu sebebiyle bu etkinliği atlamak zorunda kalıyor.Ve inanılmaz güçlü bir enerji hissediyor!
İmza etkinliğini atlamak ona farkında bile olmadığı çok büyük bir enerji veriyor.
O anları hatırladığında Oprah: “O anda, Waowww dedim; iki show arasında çok ciddi enerji kaybettiğimi anladım” diyor.
Ve şöyle devam ediyor:
“10 yıl boyunca bunu yapmıştım. Çünkü bunun “yapılması gereken” şey olduğunu düşünüyordum. İnsanlar bunu yapar. Ama hiç kendime şunu sormamıştım “Ben ne istiyorum?” Ve bu soruyu sorduğumda cevabım netti “Ben bunu sevmiyorum”.
İmza konusunun “sıradan” ve “anlamsız” olduğunu söyleyen Oprah; izleyiciler için de imzanın çok anlamı olmadığına inandığını söyleyerek “Eve vardığınızda çoktan o kağıdı kaybetmiş oluyorsunuz” diye devam ediyor.
Ve bu farkındalık asıl önemli soruyu tekrar sormasına yol açıyor:
“Peki ben gerçekte ne istiyorum?”
Cevabı net: “İlişki kurmak, bağ kurmak”
Bunu fark etmesi ile birlikte Oprah imza arasını sonlandırarak; artık her show bitiminde insanlarla sohbet etmeye, konuşmaya, onları daha iyi anlamaya vakit ayırmaya başlıyor; yani bağ kurmaya.
“Bir çok kişi bunu bilmez ama benim en favori kısmım, showun bitimindeki seyircilerle konuştuğum son 30-60 dakika” diye de ekliyor.
O dönemlerde yıllarca seyircilerle kurduğu bağ, Oprah’ın çok başarılı talk showunun da sırrı oluyor. 
Yani gerçekten kalbindeki “isteğinin” peşinden gittiğinde, herkes kazanıyor.

Sonraki yıllarda, “Ben ne istiyorum?” sorusunu seyircilere de sıkça soruyor.
Oprah’ın paylaşımı ile “Seyirciler çoğunlukla “Mutlu olmak istiyorum” cevabını veriyor. Fakat bunu da biraz daha açmamız lazım, ne kadar spesifik hale getirirsek, o kadar o sonucu elde etme ihtimalimiz artar” diye de ekliyor.

“Ben ne istiyorum?”
Bu soruyu her sabah sorduğunu hayal et: “Ben ne istiyorum?”
Bu soruyu danışanlarıma sorduğumda bazen Oprah’ın da yaşadığı gibi genel “Mutlu olmak cevabını” alıyorum, bazen ise istediğini o anda yapamayacağını düşündüğü ya da nasıl olacağını bilemediği ya da uzun zamandır hiç kendine dönmediği için “Bilmiyorum” cevabını alıyorum.
Eğer senin de daha okurken ilk içinden geçen “Bilmiyorum” ise, şundan emin olabilirsin biliyorsun;)
Nasılı senin işin değil, Evrenin işi; o yüzden senin sadece yapman gereken eğer biliyorsan kendine itiraf etmeye başlamak:) 
Eğer sorunun cevabını veremiyorsan da kendine dönmeye başlamak.
Çünkü o sorunun cevabı sende var, sadece biraz madeni kazmamız lazım o kadar;)
Soruya önce genel bir cevap verebilirsin, ok. Mutu olmak istiyorum, Başarılı olmak istiyorum gibi.
Sonra kendine bir daha sor; “Peki benim için mutlu olmak ne demek? Başarılı olmak ne demek?” ...
Hatta daha da netleşmek için “Daha önce çok mutlu / başarılı hissettiğin” birkaç anını yaz ve bak bakalım o anların ortak özellikleri ne?

Evet, sordun mu kendine: Ben ne istiyorum?
Cevap ne çıktı? Seni şaşırttı mı yoksa biliyor muydun? Bu cevap, bugün için yaptığın planları nasıl etkileyecek? Lütfen paylaş benimle duymak için sabırsızlanıyorum.

Birbirinden güzel sözlerin içinden senin favorin hangisi ya da hangileri? Aşağıdan paylaş benimle!
Burada olduğun ve okuduğun için teşekkür ederim. Haftaya tekrar buluşmak üzere! 
xoxo

Sevgilerimle,
Sat Nam,
Sevil

Bu bülteni kişisel gelişim ile ilgilenen arkadaşlarınla da paylaşmayı unutma.

Kendine Vermen -ve Tutman- Gereken 4 Söz

Başkalarına verdiğimiz sözleri tutmamız çok önemli ve bunun farkındayız. Onları gerçekleştirmek için çok çaba da sarf ediyoruz öyle değil mi? Neden? Çünkü onları önemsiyoruz. Onlardaki algımıza önem veriyoruz.
Peki ya kendimize verdiğimiz sözler?
Kendimize verdiğimiz sözleri tutmak, en az başkalarına verdiğimiz sözleri tutmak kadar önemli. Kendimize verdiğimiz sözleri tuttuğumuzda; özgüvenli, değerli, önemli olduğumuzu kimseye ilan etmemize gerek yok; enerjimiz bizim yerimize konuşuyor;)
O yüzden de; kendimize verdiğimiz sözleri tuttuğumuzda beklenmedik fırsatlar kapımızı çalmaya başlar. İnsanlar daha çok bizimle olmak, bizimle iş yapmak, bizimle vakit geçirmek ister. Yaydığımız enerji nettir, yüksek frekanstadır ve değer enerjisi taşır.

Hazırsak eğer, kendimize vermemiz ve tabii ki tutmamız gereken 4 sözü konuşalım bu hafta:
1- Geçmişi geçmişte bırakmaya söz veriyorum
Bu sözü tuttuğunda ne kadar özgürleşeceğini hayal et. Bir workshopum sırasında öğrencilerime “Geçmiş yok” meditasyonu yaptırmıştım. 3 dakikanın sonunda herkes o kadar özgür, o kadar sınırsız, o kadar keyifli hissediyordu ki!
Geçmişe bakmaya devam edersen, oraya doğru gidersin. Belki zamanda yolculukla o döneme gitmezsin ama geçmişteki o enerjilerin benzerini geleceğine taşırsın.
Bugün söz ver: Geçmişi geçmişte bırakmaya ve geleceğine yatırım yapmaya. Geleceğine ne kadar bakar ve oraya yatırım yaparsan, geleceğin de sana o deneyimi getirir.

2- Önceliklerime göre hayatımı yaşamaya söz veriyorum
Bazen bir konuya kafayı takıyoruz ve tüm enerjimizi ona veriyoruz. Bu hataya ben de düşüyorum zaman zaman:) Fakat bir konu üzerine çalışırken hayatındaki diğer öncelikleri unutmamaya söz ver. Evet bazı dönemler hayatının bazı alanları senin dikkatini ve emeğini daha çok istiyor olabilir, ama hayatındaki öncelikleri belirlediysen ve onlara göre hayatını yaşamayı seçtiysen; zaman senin için genişler, hayat senin için yardımcılarını gönderir ve sen seni mutlu eden hayatı yaşarsın.

3- Gelişmeye, büyümeye söz veriyorum
Ya yaratıyorsun ya da yıkıyorsun. Bu ikisinin dışında bir seçenek yok. Bazı zamanlarda egonun tembelliğinin etkisi altında elimizdekini tutmaya çalışma enerjisine kapılabiliyoruz; ya da hedefsizleşiyoruz. Bunun 2 zararı var: 1- Korku enerjisi ile beslendiği için kendi kendini gerçekleştiren lanet olacak (elindekinin gitmesinden korkarsan, gider) 2- Yaratmıyorsan elindekileri yıkmaktan beslenirsin.
Hiçbir şeyin sabit kalmadığını hatırlayarak, değişimi kabul etmeli ve yeni hedeflerle, yeniliklerle hayatımızı zenginleştirmeye devam etmeliyiz. Elimizdeki ile mutlu olalım, ondan çok keyif alalım ve aynı zamanda geleceğimizdeki yeni yaratımlarımızı beslemeye de devam edelim. 

4- Her gün mutluluğu seçmeye söz veriyorum
Söz verdik mi? Tutuyor muyuz? :)
Her gün mutluluğu seçmediğinde ruh halin borsa gibi olur; dışarıdaki faktörler ne yönde yayın yaparsa ona göre etkilenirsin. Mutluluğu seçtiğindeyse, o gün güne keyifsiz başlamışsan bile bunu değiştirmenin yolunu bulursun.
Veeeee bu madde için söz verdiğinde, yukarıdakiler için de söz vermiş olacaksın!
Geçmişi bırakmazsam mutlu olamazsın. Önceliklerine göre yaşamazsan yine mutlu olamazsın. Gelişmezsen? Evet doğru bildin yine mutlu olamazsın çünkü sen gelişmeye, keşfetmeye, yaratmaya geldin!
Bu sözü sona sakladım; hepsini birden sana hatırlatsın diye! 
Sen bu sabah mutluluğu seçtin mi?
Bilinçli seçmediysen bile, şimdi bu sözü veriyor musun? ;)

Bu 4 sözü verdiğini ve tuttuğunu hayal et şimdi; nasıl bir hayatın olur? O hayat için şimdi kendine bu sözleri vermeye, ve tutmaya, var mısın? Hangi sözü kendine veriyorsun?
Aşağıdan paylaş bizimle!

Burada olduğun ve okuduğun için teşekkür ederim. Tekrar buluşmak üzere! 
xoxo

Sevgilerimle,
Sat Nam,
Sevil


Bu bülteni kişisel gelişim ile ilgilenen arkadaşlarınla da paylaşmayı unutma.