Anı Yaşa! Kendine Engel Olma

Bir isteğinizi Evren’e sipariş ettikten sonra ne yapıyorsunuz? Rahat rahat güvenip önünüze gelen adımları mı atıyorsunuz yoksa her türlü detayı planlamaya mı çalışıyorsunuz?

...........

Amerika'ya taşınmadan önce Amerika'da yaşıyormuşuz gibi hissetmek için Frank Sinatra’dan New York New York'u dinlerdik. Buraya taşındıktan sonra da bu rutinimiz devam etti çünkü New York'a taşınmak istiyorduk:)

Mart 2; Koray elinde bir zarf ile geldi: Miami'ye babasının 100. yaşı için hazırladığı özel program kapsamında konser vermek için gelen Frank Sinatra Jr’ın konser biletlerini almıştı. Önce çok sevindim ama sonra “Yaa biz onu New York’ta dinleyecektik, şimdi böyle yapınca acaba o planımızdan vazgeçmişiz gibi mi oluyor” diye düşündüm. 
............

11 Mart sabahı yine biraz "herşeyi kontrol etmeye çalışan" zihnim oyun oynamaya başlamıştı: "New York artık kesinleşti, biletleri satsak da orada mı dinlesek" diye zihnim konuşuyordu. İçim ise "Ya deli misin buraya kadar gelmiş, güzelce git dinle orada yine dinlersiniz" diye cevap veriyordu.

Kazanan İçsel Rehberliğim oldu;) (İyi ki!!!)

11 Mart’ta Miami'de Frank Sinatra Jr'ı dinledik, bir rüyayı yaşamak gibiydi. 

"O gün o konsere gitmek neden o kadar önemliydi ve herşeyi planlayıp kontrol etmeye çalışarak aslında nasıl kendimize engel oluyoruz?" 

<Video bülteni izleyin>

Sorularınızı, yorumlarınızı ve düşüncelerinizi aşağıdan paylaşabilirsiniz. Duymak için sabırsızlanıyorum.  (Facebook/Twitter kullanıcınızla veya sitede yeni bir kullanıcı oluşturarak yorumlarınızı iletebilirsiniz)

Hayatı doya doya yaşadığınız bir hafta olsun!

Daha az kork, Daha çok SEV ve Daha fazla İZİN VER❤️

Sat Nam,

Sevil

Hayalini Erteleme, Bugün Yaşa!

Öncelikle biliyorum biraz tatsızsınız...
Fakat devam etmek zorundasınız!
Hatta bizim korkmamız, üzülmemiz, hayata küsmemizden zevk alacaklara inat daha da sarılmalısınız bugün hayata ve sizin hayata sarılışınız ilham olmalı çevrenize.
Çünkü değişimi ancak böyle yaşayabiliriz.
Şu anda böyle bir dünyayı oluşturan nefret ve kin, bu dünyanın daha iyi olmasını sağlayacak olan ise sevgi ve barış. 
Ve hem sevgi hem de barış önce sizin içinizde var olmalı; sizin ışığınızla insanlara alan tutmalı. 
Yoksa böyle bir nefreti, içinde sevgi olan biri yaşatabilir mi?
Martin Luther King'in de söylediği gibi, "Karanlık karanlığı kovamaz, sadece ışık bunu yapabilir. Nefret nefreti kovamaz, sadece SEVGİ bunu yapabilir."

Daha önce yazdığım aşağıdaki bülteni okumadıysan bir göz atmanı isterim. Bana böyle zamanlarda  amacımı hatırlatıyor:
Dünyayı Nasıl Değiştirebilirim?

O bültende de yazdığı gibi;
"....hepimiz dünyayı kurtarabiliriz ve işte bu yüzden bu hepimizin sorumluluğu! Tek bir ödevimiz var: MUTLU OLMAK!"

Ve bu video bülteni, MUTLU OLMA amacınıza yardımcı olması için hazırladım:

"Hayal ettiğinizde heyecandan kalbinizin pat pat atmasına, karnınıza kramplar girmesine neden olan ne var? Sizi içine çeken, düşünmesi bile sizi mutlu eden hayaliniz ne?
İş HAYALİNİZ?
İlişki HAYALİNİZ?
Peki o hayalinizi yaşamaya hazır mısın???

………..

Şu andaki şartlar sizin kim olduğunuzu belirlemez!
Siz hayalinizi bugün içinde bulunduğunuz durumda yaşamaya başlayın,
İzin verin şartlar buna uyum sağlasın ve HAYALİNİZ GERÇEKLEŞSİN!
"Stephen King, J.J.Abrahams & James Franco" lu ilham veren hikayeyi dinlemek için videoyu izleyin"

Lütfen sorularını, yorumlarını ve düşüncelerini aşağıdan paylaş.

Hayallerini yaşamaya başladığın bir hafta olsun!

Daha az kork, Daha çok SEV ve Daha fazla İZİN VER❤️

Sat Nam,

Sevil

İsteğine Daha Hızlı ve Daha Kolay Nasıl Ulaşırsın? "Vizyonlama Sanatı" nın 7 Kuralı ve Mike Dooley'nin Size Mesajı!

Hayatınızda olmasını istediğiniz şeyleri yaratabilmek için hayal etme yeteneğinizi kullanmaya "Vizyonlama" denir. (Shakti Gawain)

Eğer kişisel gelişim ile ilgili tek bir egzersiz kullanabileceğiniz söylense ve bana “Sevil ne tavsiye edersin?” diye sorsanız, önereceğim egzersiz YARATICI VİZYONLAMA olur.
Mutlu ilişkim, severek çalıştığım işlerim, Amerika'daki yaşamımız…
Hepsi hayal ederek başladı!

Ne isterseniz isteyin, vizyonlama yapmak size kapıları açacaktır.
İstediğiniz iş, ilişki, araba…
Ya da daha güzel hissetmek, daha cesur hissetmek, daha huzurlu hissetmek… Projeyi tamamlamak, başarılı sunum yapmak… 
Hocam Mike Dooley'nin kitaplarından yıllar önce öğrenip hayatımın ayrılmaz parçası yaptığım bu tekniği, "hayal ettiğim hocalardan yüz yüze öğrenmek, onlarla tanışmak" isteğim için de uyguladım. Gabriel Bernstein, Nick Ortner deneyimlerine geçtiğimiz hafta sonu Mike Dooley eklenince, bugünün bülteni kesinlikle "vizyonlama" üzerine olmalıydı;)
Belki daha önce duydunuz?
Belki uyguladınız?
Belki işe yaradı ? (ne güzel!)
Belki yaramadı? (aşağıdaki kuralları takip ederek tekrar uygula)
Belki de hiç duymadın?
Hangisi olursa olsun, bugün hayatını tamamen değiştirecek bu yönteme "Merhaba" de!

1- Günde 1 kere uygula
Vizyonlama hayal etmektir; fakat püf noktası, bilinçli bir şekilde Evren'e isteğini iletmek, enerjini isteğinle aynı noktaya çıkartmaktır. Talebin Evren tarafından alındıktan sonra bütün gün hayal dünyasında yaşayıp Evren'in önüne getirdiği fırsatları kaçırmak istemezsin!
1 kere uygulaman yeterli.  Evreni manipüle etmeye çalışmana gerek yok.

2- 5-10 dakikayı geçmesin
Daha uzun süre uygulamak ne Evren'in sana isteğini daha hızlı getirmesini  ne de senin ne kadar çok istediğini daha çok anlamasını sağlayacak;)

Tam tersi daha uzun süre yapmaya çalıştığında dikkatin dağılacak, "NASIL" ına takılacaksın ve amacın isteğinle hizalanmakken kendini "Neden olamayacağı" hikayelerini düşünürken bulacaksın. 
Ben her gün 5 dakika uyguluyorum, Mike Dooley 4 dakika uyguladığını söylüyor. Sen seç;) Fakat 10 dakikayı geçmesin!
3- Detayları gör
Hayalini yaşıyorsun; nasıl bir ortamdasın, yanında kimler var, nasıl giyinmişsin, müzik var mı veya bir koku? Detaylarla kendini tamamen o anı yaşayan versiyonuna götür: Sevgilinle beraber restaurantta keyifle yemek yerken; yeni işyerinde masanda çalışırken veya yeni arabanı kullanırken.

Üzerinde nasıl bir kıyafet var, nasıl yürüyor, nasıl konuşuyorsun. Yanında kim var, neler konuşuyorsunuz… 
4- Hisset
Şimdi nasıl hissettiğini fark et; keyifli, heyecanlı, kıpır kıpır...

Eğlenceli ve mutlu!

5- Kendini resme dahil et
Vizyonlamayı yaparken film izliyormuşsun gibi olma, filmin içindeymişsin gibi ol! O gördüklerini yaşayan sensin. Ellerini gör, ayağındaki ayakkabıları fark et, sevgilinin, arkadaşlarının veya yöneticinin seninle nasıl konuştuğunu, sana nasıl baktığını hisset.
6- Sonuca ve sonrasına odaklan
Örneğin ilişki istiyorsun; nerede tanışıyorsun, ilk nasıl konuşuyorsun... bunları vizyonlama! Tanışmışsınız, o aşamalar geçmiş, artık "sevgilisiniz" bunu gör. Onunla yurtdışına seyahat ettiğinizi gör, beraber arkadaşlarınızla eğlenceli vakitler geçirdiğinizi.
Veya iş istiyorsun; görüşmeleri, davet aldığını vizyonlama. İş yerindeki günlerini hayal et, arkadaşlarınla öğle yemeklerine çıktığınızı, işini yaparken ne kadar iyi hissettiğini gör!
7- Fiziksel ol
Gülümse, "Yuppiii!" diye bağır, kendini alkışla! (Bunları yaparken birilerine yakalanırsan, az önce güzel bir haber aldığını söyle;) Bu konulara yabancıysa, "deli" sanabilir seni:)) )
Enerjinin ne kadar çok değiştiğini hisset.
BONUS1:
Evreni sınırlandırma. Vizyonunun sonunda "Bu veya daha iyisi geldiği için teşekkür ederim" diye ekle:)

Tebrikler!

Hergün 5 dakika ile hayatının değişmesine izin ver.
Test etmek istiyorsan, bir isteğini seç ve kendini 21 gün boyunca ada.
Ne kaybedersin? Tam tersi seni çok keyiflendireceğini düşündüğün hayalini 5 dakika boyunca yaşamış olacaksın! Hem de o 5 dakikalar seni hayalinle buluşturacak;)
BONUS2:

Mike Dooley'in 5 Mart 2016 tarihinde Miami'den sizlere ilettiği mesajı paylaşmaktan onur duyuyorum (Biraz mutluluktan kaynaklanan çığlık atan sesim için de şimdiden kusuruma bakmayın:) ): "Mutlu bir gelecek için en içten sevgilerimi yolluyorum, bu arada unutmayın "Düşünceler Gerçekliğimiz Olur!" 
Vizyonlama ile ilgili sorularını ve düşüncelerini aşağıdan paylaşmak ister misin?

Vizyonlama yaptığın bir hafta olsun!
 

Daha az kork, Daha çok SEV ve Daha fazla İZİN VER!

Sat Nam,
Sevil

Yardım Çağrısını Nasıl Cevaplamalıyız ve Bunu Yaparken Enerjimizi Nasıl Koruruz?

Geçen gün bir arkadaşım aradı; enerjisi düşmüştü yardım istiyordu. Yakın arkadaşıyla sohbet ederlerken arkadaşı yaşadığı durumlar ile ilgili şikayet etmeye başlamış ve bizimki tüm iyi niyetiyle bildiği teknikleri anlatmış, neler yapabileceğini söylemiş, cümleleri sıralamış, konuşmuş konuşmuş ve konuşmuş…

Sonuç; arkadaşım oradan ayrıldıktan sonra kendini yorgun ve biraz tükenmiş hissetmeye başlamış. Aynı zamanda arkadaşına yardımcı olup olamadığı konusunda da şüpheye düşmüş...

Arkadaşımın enerjisini yerine getirmek üzere bir iyileşme planı çıkarttık. Ve bu deneyim aynı zamanda önemli bir konuyu gündeme getirmişti:

"Yaşadığı durumdan şikayet eden bir arkadaşımıza, sevgilimize nasıl en iyi şekilde yardımcı olabiliriz ve bu desteği sağlarken kendi enerjimizi korumayı nasıl başarırız?"

5 Adımda hem kendi enerjinizi nasıl koruyacağınızı hem de arkadaşınızın yardım çağrısını en iyi şekilde nasıl cevaplandıracağınızı açıkladığım videoyu izleyin ve düşüncelerinizi, sizin yöntemlerinizi lütfen aşağıdan paylaşın;)

Mucizelerle dolu bir hafta olsun!

Daha az kork, Daha çok SEV ve Daha fazla İZİN VER❤️

Sat Nam,

Sevil

Kritik Soru: İçsel Rehberliğin Sesini Nasıl Ayırt Ederiz?

Bazen danışanlarım soruyor; “içsel rehberliğin sesini nasıl ayırt edeceğiz?” diye.

“Onu beyninizle bulmaya çalışmaya son vererek” diyorum:)

Çünkü, içsel rehberliğiniz sizinle hisleriniz aracılığı ile konuşur! Kelimelere, anlamlı argümanlara ihtiyacınız yoktur. Sadece bilirsiniz! Açıklamalar sonradan yerine oturur.

Sebep-sonuç ilişkisi; ezbercilik ve okuduğunu anlamaktan çok “en çok kaç kelime okuyabilirsin?” lerle büyüyen bir toplum olduğumuz için anlıyorum bunun zor gelmesini; fakat gerçek bu: “İçsel Rehberliğiniz kalbiniz aracılığı ile hisleriniz aracılığı ile konuşur.”

Bir düşünün hayatınızdaki böyle anları, ilk gördüğünüz anda içinizin ısındığı ve yıllar sonra bile birlikte olduğunuz sevgiliniz/eşiniz veya arkadaşınız… Ya da ilanı gördüğünüz anda “bu benim işim” dediğiniz ve daha sonra çalışmaya başladığınız, bereketli, yaratıcılığınızı gösterebildiğiniz işiniz…

……….

Bu yazıyı yazarken gözümün önüne geldi.

14 Ekim 2001, Üniversite kaydı için evrakları teslim etmeye Maslak Kampüsüne gitmiştim. Liseden sınıf arkadaşım da aynı okulun farklı bir bölümünü kazanmıştı. Kampüs içindeyken telefonlaştık, “Seni bölümünden biriyle tanıştıracağım” dedi. Çok heyecanlanmıştım. Ne de olsa birkaç gün sonra, ilkokulun ilk günü gibi olmasa da, bilmediğim bir şehirde bilmediğim bir sınıfa gidecek ve bir sürü kişi ile tanışacaktım, tanıdık olması fena olmazdı:) ! Sonra arkadaşımı yanında 3 kızla bana doğru yürürken gördüm. İçlerinden bir tanesi gözlerinin içi parlayarak bakıyordu. Ve “müstakbel” sınıf arkadaşımla tanıştım. Birbirimize isimlerimizi söyleyip el sıkıştık, 3 dakikayı geçmeyen bir konuşma olmasına rağmen sıcacık bir anı olarak bilinçaltıma işlemişti.

Okulun ilk haftası, Teknik Resim dersi, yanıma birisi yaklaştı. 

“Merhaba” dedi, yine aynı güzel gülümsemesiyle.

15 yıl sonra…

Sayısını hatırlayamayacağımız kadar hatıra ve devam eden “dostluk”!

O zaman da sorgulamadım, bugün de… 

“Neden dost olmuştuk?” 

Bugün bir sürü sebep sıralayabilirim, paylaşılan anılar, mantıklı sebepler. Ama bunların hepsi sadece sizleri ikna etmek için sunduğum şeyler olur. Asıl sebebi kalbim biliyor çünkü. Kalben “ok” dediğim birşeyi beynimle “açıklama” çabam olur bu sadece.

Çünkü bugün hem dostum hem ben, o ilk tanıştığımız anda iç sesimizin bize güzel sinyaller gönderdiğini kabul ediyoruz. Yani o ilk anda "bildiğimizi" :)

Bugüne kadar kalbimi, hislerimi, yani içsel rehberliğimi, yani Evreni, yani Tanrıyı dinlediğim her konuda aradığım soruların cevaplarını buldum. İsteyip onun rehberliğine bıraktığım konularda işaretleri takip edip adımlarımı attığımda “hep” mutlu oldum. Bazen onun “hayır” dediği şeylerde ısrarcı oldum, “ego”nun sesini dinledim, bütün kanıtların gösterdiği yöne gittim, görme sınırımda olmayan kanıtları yok sayarak… 

Çok şükür ki içsel rehberlik bize küsmüyor :) Ne zaman biz onu dinlemeye kendimizi açsak bize yol göstermeye devam ediyor. 

Siz de biliyorsunuz o sesi değil mi? Belki son zamanlarda duymuyor, farkında olmuyor olabilirsiniz ama geçmişe dönüp bir baksanız bir olay karşısında içinizin kıpır kıpır ettiği veya karnınıza ağrılar girdiği anları eminim hatırlayacaksınız. Sonrasında ne olmuştu?

Peki, her arada kaldığınız sorunun cevabında ona danışabileceğinizi bilseniz, her karar aşamasında ilk onun fikrini duyabileceğinizi, bu size kendinizi daha fazla güvende hissettirmez miydi?

Güzel haber, artık “biliyorsunuz!” Evettt belki şu anda nasıl ayırt edeceğinizi bilmiyor olabilirsiniz ama deneyimledikçe daha çok bileceksiniz.
Sol beyinle hareket etmenin ödüllendirildiği bir dönemde büyüyüp, sağ beynini işin içine dahil edebilenlerin “mutlu” olduğu ve mucizeleri yaşadığı bir hayatı yaşıyoruz. Sağ beyninizi işin içine dahil etmek, Duygularınızı, "İçsel Rehberliğinizi", duymak için kendinize izin vermeye ve bir test uygulamaya var mısınız?

1. Adım: Karar ver:  Bir hafta boyunca içsel rehberliğini duymak için niyet et.

2. Adım: Not al: Bir karar verme anında, bir adım atarken, bir seçim yaparken o sesi duymaya, vücudunun verdiği tepkileri takip etmeye çaba sarf et. Hislerin “evet” mi diyor yoksa “hayır” mı? Not al. Sonra seçimini yap. Ve tekrar not et, neyi seçtiğini.

3. Adım: Analiz et: Bir haftanın sonunda şöyle bir otur ve aldığın notlara bak. Neler olmuş? İçsel rehberliğin olarak yorumladığın karar neydi, sen ne karar verdin, sonuç nasıl gelişti?

4. Adım: Paylaş: Neler yaşadın? Bu deneyim sana neler gösterdi? Bir hafta daha bunu sürdürmek ister misin, bir ay veya bir yıl? Ya da her zaman? :)

Bülteni okurken aklınıza gelen örnekler, düşünceleriniz veya yukarıdaki testi uyguladıktan sonra düşündükleriniz… Duymayı çok isterim, lütfen aşağıdan paylaşın!

İçsel Rehberliğizi duyup takip ettiğiniz bir hafta olsun!

Daha az kork, Daha çok SEV ve Daha fazla İZİN VER❤️

Sat Nam,

Sevil