Yeni yıl kararlarının ömrünün 2-3 hafta olduğunu biliyor muydun?
"Ama Sevil, günlerce kafa yordum bu kararlar için, boşuna mıymış?"
Gıcık bir durum di mi? :)
Öyle olmasını istemiyor musun?
O zaman formülü bu bültende!
Öğrenmek ile dönüşmek arasında büyük bir fark var. Birçok şey öğrenebilir, birçok bilgiye ulaşabilirsin. Birçok konu hakkında fikrin olabilir, birçok konuda konuşabilirsin. Ama bunları deneyime indirmediğin, bilinçaltında dönüşümü sağlatmadığın sürece; gelişim tamamlanmış olmayacak.
Tıpkı yeni yıl kararları gibi. Büyük bir hevesle alınan kararlar, daha 1 ay geride kalmadan bilinçaltının direncine yenik düşüyor. Bu arada bilinçaltı dediğimde bunu da dışsal bir düşmanmış gibi görmeye başlamayalım; çünkü bilinçaltını dönüştürme gücümüz var;)
Peki, yeni yılda aldığımız kararların nasıl kalıcı olmasını sağlarız?
1- Somut ve planlı değilse, at gitsin
Otomatik bir akış, bir sistem kurmadığın takdirde, aldığın kararlara devam etmeyeceğini söyleyebilirim.
-Yeni yılda daha verimli olacağım
-Yeni yılda daha çok spor yapacağım
-Yeni yılda kalbimi daha da açacağım
-Yeni yılda bereketimi açacağım
Devam etmek, disiplinli olmak doğamızda olan şeyler değil. O yüzden devam etmekte zorlanıyorsan, başlayıp başlayıp bırakıyorsan kendine vurmayı bırak. "İstisna" değilsin. Ama istisna olmak ve o kararlarının gerçekleşeceğinden emin olmak istiyorsan, "sistem" kurmalısın.
Aldığın kararlardan birini seç şimdi ve sor; "Ben bu kararı her gün uygulayacağımdan nasıl emin olabilirim?"
2- Engelleri değil, adımları konuş
İstemek ile seçmek arasında enerjisel olarak farkı hisset. İstemek aşamasında kaldığın sürece hala pasifsin, ve bir ümitle belki bir şeyler değişir diye talepte bulunuyorsun. Seçmek adımında ise, artık yola çıkmışsın. Adımlar atıyorsun.
Evet, her attığın adım istediğin sonucu getirmeyecek. Ama öğreneceksin ve daha farklı bir adım atacaksın. Adım atmaya devam. Evreni duymaya ve yolda ilerlemeye devam.
Aktif olarak adım atmıyorsan, henüz "yaratım gücünü" isteklerini yaratmakta kullanmıyorsun demektir.
Zihninde yaşamaktan bir adım ilerisine geç, teoride değil pratikte yaşa!
3- Büyük resmi hatırla
Aldığın kararlar senin için inanılmaz rahat ve çoktan alışkanlık olmuş kararlar olsaydı zaten çoktan hayatında olurdu. Demek ki, bu kararların değişim direncini aşması için biraz ek desteğe ihtiyacı var.
Değişim direncini 2 türlü kırabiliriz; motivasyonla ya da dibe vurarak.
Dibe vurmanı istemiyorum. Senin de istemediğini biliyorum.
Çok daha güzel bir yol var. Çok daha zevkli. Çok daha seni büyüten.
Aldığın kararlar daha büyük bir resmin parçası. O resmi canlandır şimdi gözünde.
Örneğin, düzenli spor yapmak istiyorsun çünkü daha sağlıklı ve enerjik olup yapmak istediğin her şeyi gerçekleştirme hayalin var.
Ya da, daha çok kişiye şans verip buluşup tanımak istiyorsun çünkü aile kurmak ve hayatını paylaşmak istiyorsun.
Veya, kendi işini kurmak istiyorsun çünkü özgürce yaratıcılığını göstermek, zamanını istediğin şekilde kullanarak çok daha fazla para kazanmak istiyorsun.
Büyük resmi unuttuğun zaman; sporda zorlanmak sana işkence haline gelebilir.
Büyük resmi unuttuğun zaman; hayal ettiğin gibi geçmeyen bir randevudan sonra karşı cinsin tamamına küsebilirsin.
Büyük resmi unuttuğun zaman; kendine yatırım yapmak ve risk almaktan kaçabilirsin.
Küçük düşünüp küçük yönetme.
Büyük düşün ve bol bol adım at.
Şimdi bu 3 madde eşliğinde, tekrar yeni yıl kararlarını gözden geçir. Ve bu kararların "gerçeklerin" olması için adımlarını atmaya başla.
BONUS:
Yıl boyunca motivasyonunu kaybetmemek, süper bir grup enerjisi içinde ilham almak - ilham olmak ve doğru bilgilerle düzenli bir sistem eşliğinde hayallerini gerçeklerin yapmak istiyorsan, seni de Yaratım Kursu'na bekliyoruz!
Ocak ayı mantramız: "BEN HAYATA BÜYÜK OYNAMAYA GELDİM."
Bugün kayıt olduğunda;
Korkularını bıraktığın ve bütün hayallerin için yeterli olduğunu hissettiğin ayın dersi ve imkansızı bile gerçek yapan meditasyonun dersi seni üyelik alanında bekliyor. Bu akşam gerçekleşecek olan Yeni Yıl Ritüeline de katılabileceksin.
Detay bilgi ve kayıt için bu linke tıkla.
Ego, İç Ses ve SEN (Bir "Drama/ Romantik/ Aksiyon Filmi🎥)
Bu hafta 2020'ye girmeden önce netleşmemizi istediğim bir başka konu üzerine yazmak istedim sana: Tanımlar.
Çok sıkça kullandığımız bu kelimelerin ne anlama geldiğinin farkında mıyız? Ego? İç ses? SEN?
Tıpkı izlediğin filmdeki kilit oyuncunun karakterini anlamak, ya da okuduğun kitabın ana karakterinin geçmişini bilmek; tüm hikayeye bakış açını nasıl değiştirecekse, konuşacağımız bu 3 tanım da, senin kendine ve kararlarına bakışını değiştirecek.
Başlayalım mı?
EGO:
Ego ile ilgili bir sürü tanım duymuşsundur şu ana kadar eminim. Ben de duydum:) Ve sana birşey söyleyeceğim; sırf bu tanım bile sana birçok şeyi anlamanda yardımcı olabilir.
En büyük yapacağın hata "Ego" ile "Sen"i yani kendini karıştırman olacaktır. Ego'nun ne olduğuna geçmeden önce, ne olmadığını açıklayayım: SEN, EGO değilsin! :)
O zaman Ego ne?
Ego ile ilgili en sevdiğim tanımı, sevgili hocam Marianne Williamson'dan öğrendim.
Antik Yunanlıların tanımladığı şekliyle; EGO:
"Sana kendini küçük hissettiren, sana bölünmüş ve bütünden kopuk olduğunu söyleyen korku dolu ses."
Yani sana Evren ile bir olduğunu, Evrenin bireyselleşmiş hali olduğunu unutturan, her an konuşan ses Ego!
Evren ile birliğini hatırladığında korkar mısın? Hayır! Yani korktuğunda bil ki, Ego'yu dinliyorsun.
İç Ses:
İç ses, içsel rehberlik ise; Evren, Tanrı, (sen nasıl tanımlamak istersen) o yüksek yaratıcının sesi. Sevgi. Çoğunlukla daha kısık sesle duyduğun, daha sakin konuşan, bilen, net, hikaye anlatmadan sadece söyleyen ses. Senin hayallerine ulaşmanda, sevgiye dönmende aracı olan ses.
SEN:
SEN, (Gerçek Sen, gücünü bilen, Ego'nun etkisinde olmayan SEN) Evren'in bireyselleşmiş halisin! Sen ve Evren birsiniz! Sen yaratıcısın! Sen bu dünyaya deneyimlemeye, büyümeye, sevmeye ve sevgiyi yaymaya geldin.
Şimdi gel bir hikayenin içinde bu 3 tanımı bir arada kullanalım.
SEN, hayallerine doğru yola çıktın. Gitmek istediğin yerin adresini arabanın Navigasyonuna girdin.
Navigasyon sana yol tarifine başladı.
"1 km sonra sola dön" dedi.
Navigasyon, içsel rehberin. Sana uyarı veriyor, bir sonraki hangi adımı atman gerektiğini söyledi.
Bu arada unuttuğun farkında olmadığın ama hep orada oturan arka koltuktaki biri sana seslendi:
"Yok yok, boşver, şimdi çok zor bu yol. Bak, şu arkadaşın için de çok zor olmuştu. Nasıl yapacaksın ki? Hem hatırlasana, daha önce de....." diye başlayıp, seni durdurmaya, engellemeye, korkutmaya çalışan; kendini küçücük ve güçsüz görmen için vıdı vıdı yapan ses EGO.
Ego arka koltukta oturuyor yani sürücü yine SENsin! Yeter ki, onu dinlemeyi seçme;)
Peki SEN bu senaryoda ne yapacaksın?
SEN, hangisini dinlemeyi tercih edeceksin?
En son karar verirken, hangisini dinledin; navigasyonu mu yoksa egoyu mu?
Peki bu yazı sana neyi hatırlattı? Çok merak ediyorum lütfen benimle paylaş.
Ego ile sınırlı kalmadığını, İçsel rehberliğini dinlemesi gerektiğini söylemek istediğin; hayallerine çok yakışan arkadaşlarınla da bülteni aşağıdaki butonlar aracılığı ile paylaşmayı unutma.
Sevgilerimle,
Sevil
Negatif hissetmen neden aslında o kadar negatif değil? 😃
En çok aldığım sorulardan biri: "Nasıl negatif hissetmem / Nasıl her zaman pozitif hissedebilirim?"
Cevabım biraz şaşırtıyor:)
"Sen zaten hep iyi hissettiğin bir yerden geldin. İnsan olma deneyimi ise yanında bu negatif hissetmeleri getiriyor" ve ardından devam ediyorum:
"Hem bu hisler sandığın kadar kötü değil, ve bu yaratım yolculuğunun en önemli parçalarından biri!"
Bu sorunun geldiği yeri çok iyi anlıyorum; çünkü ben de oradaydım:) Hayatında kendini kurban gibi hissettiğin, hayatını değiştiremiyormuş ve güçsüzmüş gibi bir yanılgıyı yaşadığın dönemden çıkıp; içindeki gücü keşfedip istediklerini yaratabileceğini anladığında, sen değiştiğinde dünyanın değiştiğini deneyimlediğinde, pozitif hissedip Evren'in enerjisi ile hizalandıkça yaratımlarına izin verdiğini gördükçe, "hep" pozitif hissetmek istiyoruz. Ama dediğim gibi öncelikle biz zaten "insan olma deneyimini" yaşamayı seçip geldik, ve bu oyunun içinde bu negatif hislerin de olacağını biliyorduk, buna imzamızı attık:) Çünkü bu hisler aslında bu oyunu macera ve yaşanılır deneyim yapan şey! Nasıl mı?
1- Negatif hissettiğin anda bile, aslında yeni ve pozitif siparişin Evren'de hazırlanmaya başladı!
Evren'de bir sorun oluştuğu anda, çözüm de yaratılmıştır! Yani sen negatif hissettiğin anda aslında çok çok çok daha iyi hissedeceğin o konuyla ilgili pozitif siparişin Evren'de hazırlanmaya başlıyor.
Yani; yalnız olmaktan sıkıldığında, işin artık eskisi kadar seni heyecanlandırmadığında ya da banka hesabındaki tutar seni rahatsız ettiğinde aslında Evren'de "bu durumların zıttı" şartlar oluşmaya başladı.
"Peki o zaman neden herkes pozitif hissetmek üzerine konuşuyor?"
Sorun negatif hissettiğin ve bunu fark ettiğin an değil; sorun orada kalmaya devam etmen, değiştirmek için adım atmaman, çözüm ile değil problemle ilgili konuşman.
Negatif hissettiğimiz anlarda Evren bizi genişlememiz, büyümemiz, yeni yaratımlar deneyimlememiz için çağırıyor. Bu çağrıyı duyup duymamak ve cevaplayıp cevaplamamak ise tamamen bize bağlı.
2- Negatif hislerin senin en önemli "uyarı" mekanizman!
Sen arabanın Navigasyonuna gitmek istediğin yeri girdiğinde, eğer o tarafa doğru gitmiyorsan navigasyon seni uyarmayacak mı?
-Bir sonraki ışıkta U dönüşü yap,
-Sağa dön,
-Sağa dön...
Şimdi bu noktada navigasyona kızmamızın, ya da yola kızmamızın, ya da yolculuğa kızmamızın bir anlamı var mı?
Gerçi ben o konuşan sesle kavga eden birkaç kişi gördüm ama:)))
Önemli olan, mesajı aldıktan sonra ne yaptığın?
Kulağını tıkayıp hala devam mı edeceksin?
Navigasyona (yani hislerine) mı kızacaksın?
Ya da "Bir dakika, ben neden böyle hissediyorum; demek ki şu anda isteklerime doğru gitmiyorum, Evren beni uyarıyor" mı diyeceksin?
Sonuncusunu seçtiysen, hayatının sorumluluğunu aldın ve kurbanlıktan çıktın demektir. Bu noktada kendine sorabileceğin sorulara örnek verecek olursam:
-Şu anda ne düşünüyorum; istediklerimi mi, istemediklerimi mi?
-Şu anda yaptıklarım olmak istediğim BEN'in yapacağı şeyler mi, yoksa değil mi?
-Şu anda ne konuşuyorum, bugün neler konuştum, çok mu şikayet ettim?
.........
Unutma, yaratım yolculuğunda düşeceksin, çünkü öğreniyor ve büyüyor daha fazlasına izin veriyorsun; önemli olan "ne kadar hızlı" ayağa kalktığın yani ne kadar hızlı negatif hislerinin sana uyarısını fark edip odağını ve adımlarını isteklerine çevirdiğin!
Bülteni açmadan önce hislerin nasıldı? Bülten sonunda nasıl? Neler fark ettin, bu bülten şu anda sana en çok neyi hatırlattı? Lütfen aşağıdan paylaş bizimle!
3 Adımda D🌕lunay Ritüeli 🔥
Haftaya duygusal bir “temizlik” yaparak başlamaya hazır mısın?.
Sen de dolunay dönemlerinde ekstra duygusal (heyecanlı, sinirli, duygusal, yani hepsinden fazla fazla:) ) hissedenlerden misin? Yalnız değilsin :)
Ay bizim duygusal bedenimizle birebir ilgilidir.
Eğer fark etmediysen dün dolunaydı yani bu bir hafta duygusal dalgalanmalar yaşıyorsan, bu gayet normal :)
Dolunay dönemleri ayrıca bir dönemin sonuna gelinmesi de demek. Unutma kapanan her dönem, yeninin de habercisidir. Ama bunun için birşeyleri “kapatmamız” gerekir.
Yani “yeniye” izin verebilmek, yer açabilmek için önce bazı dosyalarımızı kapatmalıyız öyle değil mi?
“Atma” ya da “bırakma” yani kapatma enerjisinin üzerinde çok duruyorum çünkü toksik ve bize iyi gelmeyen şeyleri hayatımızda tutmaya çalıştığımız sürece, eklediğimiz güzelliklerin de tadını çıkaramadığımıza hatta onları sabote ettiğimize her gün -maalesef- tanık oluyorum. Bardağında artık soğumuş ve sana keyif vermeyen çay var. Onu dökmeden üzerine çok sevdiğin taze kahveni koysan, sence aynı tadı verir mi?
O zaman gel beraber bu dolunayda neleri bırakacağımızı konuşalım!
Lütfen bu egzersizi kağıt kalemle yap.
1. Adım: Neleri bırakacağımızı saptarken, tersten gidelim.
Önce ne istediğini yaz. Net bir şekilde, kağıdın en başına, büyük harflerle isteğini yaz:
SEVGİ DOLU İLİŞKİ
MUTLU VE YARATICI OLDUĞUM İŞ
HUZURLU HAYAT
vb…
2. Adım: Bu isteğine giden yolda şu anda sana engel olan, enerjini çeken, seni durduran şeylere bakalım. Şimdi aşağıdaki soruları cevapla. Çok sorgulamadan, ilk aklına gelenleri yaz.
a) Bu isteğini düşündüğünde seni geriye çeken, enerjini düşüren kişi/kişileri yaz.
b) Bu isteğini düşündüğünde aklına gelen en az 1 adım olduğuna eminim. O adımı atman konusunda seni durduran düşüncen/inancın ne?
c) Bu isteğini yaşayan seni düşünelim şimdi. O SEN, şu anda yaptığın hangi alışkanlığı bırakmışsın?
Bu sorulara açık açık cevap verdik mi? :)
Güzel! 3. Adıma geçebiliriz demektir.
3. Adım: Bugün yukarıdaki durumlardan birini seç.
A, B ya da C'den birini ve bununla ilgili bir adım at.
“1 TANE”
Bu belki sana iyi gelmediğini bildiğin bir alışkanlığı bırakmak, sana destek olmayan kişilerle ilişkilerini gözden geçirmek ya da sınır koymak olabilir. Yeter ki, bugün "eskiyi kapatalım" ve yeniye yer açalım!
Ve biz insanoğlu, bir karar verdiğimizde bunu paylaşırsak, o kararımızda devam etmemiz çok daha kolay. Bu dolunayda neyi bıraktığını bizimle de paylaşmak ister misin? Aşağıdan yaz.
Seni bağlayan, potansiyeline gitmene engel olan zincirlerden özgürleşmenin zamanı geldi!
Dolunay enerjisinden yararlanıp özgürleşmesini istediğin ve tabii ki istediği hayatı yaratmasına yardım etmek istediğin arkadaşların var mı? Aşağıdaki sosyal medya butonları aracılığı ile paylaşabilirsin.
Sevil
İstediğin Hayatı Yarat
Hatalarını neden sevmelisin?
Elimde sihirli bir değnek olsa, hemen bugün potansiyelini yaşamanın önündeki en büyük engellerden olan "hata yapma korkusunu" senden almak isterdim. Dikkat edersen; hata yaptığın durumları, hata yapabilme ihtimalini ya da hatayı ortadan kaldırmak isterdim değil; çünkü hata yapmanı istiyorum. Hata yapmanı, denemeni, adım atmanı, risk almanı istiyorum. Hayallerin seni bu adımların sonunda bekliyor! O zaman; benim sihirli değneğim "emaillerim" diye düşündüm ve bu email ile senin hata yapmak ile barışmanı sağlamaya karar verdim! :)
Hatalarını neden sevmelisin?
1- Sev çünkü bu senin denediğini gösterir
Hata mı yaptın?
Oleyyyyy! Tebrikler!
Cesaretin için, adım attığın için, bugün dünden bir adım daha ileride olduğun için kocaman alkışşş!
Attığın adım ne olursa olsun sana bir şey öğretti.
Öğrendiğin bilgiyi alıp, gelecekte bunu doğru yönde kullandığın sürece; hata yapmış olamazsın ki!
Koray ile "zaman makinesi" üzerine konuşuyorduk. "Ne zamana gitmek isterdin?" diye sorduğunda cevap veremedim. Eskiden sürekli olarak geçmişteki bir şeyleri değiştirmeye kafasını takan biri olarak, bu beni şoka soktu. :)))
"Kullanmazdım" dedim.
Çünkü geçmiş her şey beni bugüne getirdi. En ufak bir şeyi bile değiştirsen, bugünün aynı olmaz ki! Bugünüm "mükemmel" olduğu için değil, daha yapacağımız çok ilerleme var, ama bugünümde o kadar çok kazanım ve güzellikler de var ki; biliyorum ki geçmişteki hatalarımdan öğrenerek bunları yarattım. Neyi yapmamam gerektiğini öğrenerek ne yapmam gerektiğini buldum. Bunları değiştirmek istemiyorum.
Bugününde sevdiğin birkaç şeyi düşün şimdi. Geçmişteki bütün anların bunların yaratımına aracılık etti. Hataların da dahil!
Çok önemli bir şey söylemem lazım sana; hatadan bu kadar korkulmasının en temel nedeni bu yanlış anlama:
"Hata yapmak" ile "Hata olmak" yani hatayı bir karakter özelliğiymiş gibi içselleştirmek farklı iki şey.
Hata yapabilirsin bu senin karakterini, senin yeteneklerini, senin kim olduğunu göstermez!!! Sadece "denediğini" gösterir ki; bu da alkışlanacak bir şey.
Ne kadar çok insanın olduğu yerde kaldığını, denemekten bile korktuğunu bir bilsen! Bütün başarılı insanlar hata yapmıştır! BÜTÜN!
Bugün ne yaşıyor olursan ol; eğer ilerlemeyi, büyümeyi, gelişmeyi seçmişsen, hatanı seni daha iyi bir sen yapmak için önündeki bir basamak olarak gör ve cesaretin için kendini kutla!
Hatanı sev çünkü seni bugüne getirdi
2- Sev çünkü üzerindeki baskıyı kaldırdı
İlk defa kendi arabamı aldığımda (sıfır, 2008 Volkswagen Polo) üzerimde nasıl bir stres vardı anlatamam:)
-Ben daha araba kullanmayı bilmiyorum ki!
-Ay araba sıfır km, en ufak bir çizik olsa üzülürüm (ki içten içe biliyorum nasıl olsa çizilecek)
-İstanbul trafiğinde delilik bu yaptığım...
Araba daha 8 günlükken kaza yaptım!
Otobüs sol aynamı aldı götürdü (çok sevdi galiba:))
Ve durum tamamen benim hatamdı! Yan yoldan çıkarken başımı çevirip bakmamıştım bile.
Ama bu hata üzerimdeki "kaza yapmamam gerek, sıfır araba" baskısını aldı götürdü ve sonraki günlerde çok daha rahat arabanın başına geçtim.
1- Çünkü artık baskı kalkmıştı:) Kaza yaparsam ne olur? Ya kaza yaparsam? Aman aman dikkat modu geride kaldı:)
2- Kaza yaptım, polis raporu tutuldu, sigorta ile neler yapmam gerekiyor gördüm öğrendim. Yani tecrübe elde ettim. Bilinmezlik ortadan kalktı. Araba kullanırken mutlaka dikkat etmem gereken bir şeyi daha öğrendim. Bilinmezlik stresi de böylece geçti, gitti.
Ne oldu hata yaptın; eee sonra?
Düşündüğünden daha güçlüsün!
Sen "Hata yaptım tamam oynamıyorum" diye söyleyip bırakmadığın sürece, oyun devam ediyor ve hep devam edecek!
Şunu fark etmeni istiyorum;
-Arabayı güzel kullanmalıyım ile Araba ile kaza yapmamalıyım arasında ciddi fark var.
Birisi sürekli olarak korku ile üzerinde stres yaratırken ve senin potansiyelinin önünde dururken, diğeri sevdiğin, istediğin için kendine verdiğin bir hedef.
Ben o kazadan sonra artık "keyifle, güvenle, zevkle" araba kullanmaya odaklanabildim:) Ve çok şükür bugüne kadar da bir daha kaza yapmadım.
Hatanı sev ve olmamasını istediklerine değil "isteklerine" odaklan!
Hiç hata yapmamış birisi olmaktansa, hata yapmış, denemiş, çabalamış, öğrenmiş, ilerlemeyi seçmiş ve HAYATI YAŞAMIŞ biri olmayı tercih ederim. Üstelik eğer hatalarından öğreniyorsan, onlara "hata" demek bile ne kadar doğru, sence de tartışma konusu değil mi? Hata yapmak konusunda senin düşüncelerin ne? Hatalarını sevmeye var mısın?
Aşağıdan paylaş bizimle.
Bu bülten ile ilham olmak istediğin, adım atması konusunda cesaretlendirmek istediğin ve tabii ki hatalarını sevmesini istediğin arkadaşların var mı? Lütfen aşağıdaki sosyal medya butonları aracılığı ile paylaş.
Adım at, hata yap ve devam et!
Sevil
İstediğin Hayatı Yarat